Sizi bilmem, çünkü siz ölmüştünüz fotoğrafta
Yasını tutar gibi bir kasketi tutmuştunuz
Yüzünde bir sürü insan, babanız mıydı neydi
Uzanmış şiltesine sanki şimdi o tarafta
Mutluluğa giderken tam gülmeyi unutmuştunuz.
Mutluluktu o, gelir ara sıra bizde kalırdı
Onun bize gediği yerden kalkardı tirenler
Tirenler ki hep boş gider günler gibi kısalırdı
Tutardı beni annem sımsıkı yüreğimden
Hep inişe geçerdi göğsümde merdivenler
Kış gelmiş herkes evinde resimde bir tek o
Yüzü henüz dönmüş taze bir ölüyü gömmekten
“Şimdi sıra sizde” der gibi uzatmış başını
Hüzne kefen biçiyor fırsat buldukça ölmekten
Örtmüş üstüne mevsimler hafifçe rint kumaşını
Ben onu gençken en son bir aynada görmüştüm
Ellerini unutuyordu bir işi için erkenden
Poz istedi poz verdim ayna dibine düştüm
Hem öyle büyüdük ki sığmadık çerçeveye
Aynadan çalıp verdim ne istediyse benden
Bir fotoğraf ne ister bir insandan demeyin
Bir dünya hatırası ufacık bir manzara
Uzaklaşıyor her şey bakın göz göre göre
Gelmiyor artık kimse kuşlar bile nazara
Hep başkası çıkıyor bastıkça deklanşöre
Hüseyin AKIN