Bir konferansta gencin biri sordu: En çok ilginizi çeken nedir şu hayatta? Hiç düşünmeden cevap verdim: Şiir yazmayanlar! Öylesine söylemedim, gerçekten de şiir yazmamayı başaranlar merakımı mucip olmuştur hep. Dünya tam da şiir yazmaya müsait bir yer iken, sen kalkıyorsun sözcükler dünyasına sırt dönüyorsun. Oğul büyütüyorsun, kız evlendiriyorsun, dükkânına mal siparişi yapıyorsun. Oğul büyür, kız evlenir, dükkânın dolar boşalır; lakin yazmadığın şiirlerden ömründe uzun ve derin bir oyuk oluşur. Bu oyuğu önünden nasıl kaldıracaksın? Şiir yazmayanlar bana hep müstağni gelmiştir hayat karşısında. Şiire ihtiyacı olmayanın neye ihtiyacı olabilir ki? Ya davul tozuna ya da minare gölgesine. Bilmez ki şiir yazmayan ya da şiiri yazılmaya zorlamayan insan “şiir ölüme hazırlıktır.” Münker Nekir’in sorusu da şiire dâhildir. Değil mi ki insanın kalbi de kabri kadar derin olmalı!
